31 Mart 2010 Çarşamba

"Büyük eğlenceyi kaçırdık"


Bu hafta Karşı Pencere’nin konuğu Milliyet gazetesinin usta kalemlerinden Ercan Güven... Ters Köşe’sini beğeniyle takip ettiğimiz Ercan abinin karşısına güncel futbolun dışında sorularla çıktık... Onun futbola dair unutamadığı anısı 30 yıl önce Fenerbahçe’nin Çorzov ile oynadığı karşılaşmada rakip takımın forveti Mastik ile ilgili... Dünya Kupası’na katılamayışımızı ise şu şekilde değerlendiriyor, “küreselleşmenin her türlü eziyetini çekip futbol nimetinden uzak kalmak acıklı”...

Ercan Güven ne tür müziklerden keyif alır?

Müzik olayı biraz karışıktır bende... Şu anda seçtiğim başka olur iki saat sonra başka. Ama birisi “git sevdiğin cd’yi koy” dese, elim ilk olarak klasiklere gider. Bazen caz, bazen Neşet Ertaş. Ruhi Su'yu kırk senedir derin duygularla dinlerim ve pop müzikten nefret ederim.

Bir futbol programında kapanış için bir müzik istense nasıl bir seçimi olur?

Düşünüyorum da bir futbol programının kapanışına Korsakov'un Shehrazad'ından çok uygun bölümler bulunabilir. Coşku ve güç hissi veren bölümler. Örneğin ordunun sarayda karşılanma bölümü. Müthiştir.

Dünya Kupası denildiğinde aklına ne gelir?

Bir Türk vatandaşı olarak hüzünleniyorum doğal olarak... Müsamereye hazırlanıp son anda sahneye çıkamayan ilkokul talebesinin duygularını yaşıyorum. Büyük eğlenceyi kaçırmak gibi geliyor bana, Dünya Kupası'nda olmamak. Acımız daha tazeyken “suçlu” arıyorduk ama şimdi derdimize yanıyoruz. Dünya Kupası adı üzerinde küresel bir olay. Küreselleşmenin her türlü eziyetini çekip futbol nimetinden uzak kalmak acıklı.

Son olarak, bugüne kadar oynanmış maçlar düşünüldüğünde şu maçta tribünde olmayı çok isterdim ya da gittiğim şu maçı unutamadım dediğin bir maç oldu mu?

Benim “unutamadığım” hatıralarım maçlardan değil, Anadolu'dandır. Çoğunlukla da Güneydoğu'dan... Ve çoğunlukla yaşamsal tehlikeler içeren adrenalini yüksek anılar. Yaşamın zorluğunu ifade eden duygusal anılar. Yürek burkan hatıralar. Elinden tutulan bir sporcu, tamir edilen bir tesis, yardım gelen mezra, var olduğunu fark eden birkaç bölge insanı ile kazanılmış minik zaferleri, büyük sevinçleri içeren hatıralar.

Ama illaki futbol istiyorsanız... Unutamadığım maç Fenerbahçe - Çorzov... Ufak bir hesapla 33 sene falan geçmiş olmalı üzerinden. Mastik diye bir santrforları vardı ve perişan etmişti Fenerbahçe'yi. Ben de çömez gazeteciyim. O zamanlar maç biterken soyunma odasına inilir, adamlar giyinip kuşanırken etrafı sarılırdı gazeteciler tarafından. Ben de yerimi almışım. En gözde adam Mastik. Ona soru sormaya çalışıyoruz itiş kakış. Bir an ciddi şekilde kızgın olduğumu anladım Mastik'e karşı. Hani sıkı bir dayak yemişiz de dayağı atan adam gibi.... Düşman gibi görüyorum apaçık... Çabuk toparlandım. Hemen gazeteci olduğumu hatırladım ve bir daha da unutmadım.

Hiç yorum yok: