
Dünya Kupası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dünya Kupası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
29 Nisan 2010 Perşembe
Tekrar soralım: Maradona mı, Messi mi?

1 Nisan 2010 Perşembe
"Tek yetkili olmak istiyordum ama..."

Geçmiş dönemde Milli Takım'ın teknik ekibindeydi ancak bu defa Hiddink'in başyardımcısı olarak çok daha aktif bir görevde. Görevi nasıl kabul etti? Dünya Kupası'na gidemememizle ilgili neler düşünüyor? Neden diğer maçların Almanya karşılaşmasından daha zor olduğunu söylüyor? Ona göre Türk futbolunun en büyük sorunu ne? Milli Takım Hiddink döneminde hangi oyun sistemiyle oynayacak? Hiddink'in karakteristik özelliklerini nasıl sıralıyor? Milli Takım'daki oyuncu kullanımları konusunda hangi kriterler göz önünde tutulacak? Genç oyuncuların kazanılması hakkında neler söylüyor?
Fatih Terim'le birlikte sizin de Milli Takım'daki göreviniz sona ermişti. Ancak sonra geri döndünüz. Bu süreçte neler yaşandı, geri dönüşünüz nasıl oldu?
Bilindiği gibi Fatih Hocamızın veda konuşmasıyla birlikte ben de kendi adıma istifamı verip Milli Takım'la ilişkimi bitirdim ve yüzümü Süper Lig'e döndüm. Aradan 3.5 ay geçmişken Başkanımız aradı. Hiddink'le görüşmesinde adımın geçtiğini ve hocanın beni arayacağını söyledi. Birkaç gün sonra Hiddink aradı ve bilgi almak için yüz yüze görüşmemizin iyi olacağını söyledi. 4.5 yıldır Milli Takımlarda çalışmış birisi olarak kendimi bu hizmeti vermek zorunda hissettim.
Yani o ana kadar Hiddink'ten size gelen bir teklif yoktu.
Hayır, hayır. Maksat sadece görüş alışverişinde buluşmaktı. Hazırlığımı yapıp 27 Ocak'ta Amsterdam'a gittim. Gün boyunca Türk futbolu, kulüpler, Federasyonumuz ve yoğun olarak Milli Takım hakkında bilgileri aktardım. Hiddink benimle çalışma arzusu içinde olduğunu ve ne düşündüğümü sordu. Her ne kadar artık tek yetkili olarak liglerde boy göstermek istesem de önümdeki süreç ve kariyerim açısından bu görevin benim için önemli olabileceğini düşündüm. Hiddink'in kariyeri ve bana katabilecekleri belliydi. Böyle bir teklif gelince olumlu düşüncelerimi dile getirdim.
Not: Tam Saha Dergisi'nden Mazlum Uluç'un röportajının tamamını okumak için tıklayınız
"Kimse Dünya Kupası'na gitmemizi istemiyordu"

O Türk futbolunun parlayan yıldızı… Galatasaray'ın 23 yaşındaki kaptanı… Milli Takımımızın gözbebeği… Ama dertli mi dertli. Türkiye'de genç oyuncuların yaşadığı dramı öylesine çarpıcı cümlelerle dile getiriyor ki, ağzı açık dinlememek elde değil. Türk futbolunun, ancak herkesin işini iyi yapması halinde düzeleceğini vurgularken, hakemlerden yöneticilere, medyadan spor yorumcularına söyleyecek çok sözü var.
2010'a gidememek, o futbol karnavalının içinde yer alamamak Türk futboluna ve kişisel olarak oyuncuların kariyere neler kaybettirdi sence?
Çok büyük şeyler kaybettik. Dünya Kupası'na gitmek çok önemli bir şeydi. Orada Avrupa Şampiyonası'ndan daha büyük bir başarı elde edebilirdik. Çünkü Avrupa Şampiyonası'nda hep üst düzey Avrupa takımlarıyla oynuyorsunuz. Dünya Kupası'nda ise nispeten daha zayıf takımlar var. İyi konsantre olduğumuzda bu takımın iyi yerlere gidebilecek potansiyeli var. Çünkü bu takım cesaretli oyunculardan kurulu. Bu çok farklı bir şey. Cesaretli, iyi mantaliteye sahip, kazanmak isteyen, kimseden korkmayan oyunculardan oluşan bir takımız. Futbolcular da kariyer olarak çok şey kaybetti. Dünya Kupası gerçekten bir karnaval. Bütün dünyanın gözü orada olacak. Hem Türk futbolunu hem de kendimizi tanıtmak için büyük bir fırsattı. Bir Avrupa Şampiyonası bizi bireysel olarak ne kadar ileriye taşıdı. Dünya Kupası'nda bir o kadar daha ileriye gidebilirdik.
Peki, 2010'u hangi duygularla izleyeceksin?
Elemelerin hemen hemen her maçında oynamış birisi olarak vicdanım rahat. Futbol keyfi almak için televizyonun karşısına geçeceğim. Çünkü ben ve arkadaşlarım elimizden gelen her şeyi yaptık. Ama şu yönden çok üzgünüm, bu ülkedeki herkes bizim Dünya Kupası'na gitmemizi istemiyordu. Bunu söyleyince şimdi "Arda çok konuşuyor" diyecekler.
"Herkes Dünya Kupası'na gitmemizi istemiyordu" derken bunu hangi anlamda söylüyorsun?
Yani en azından herkesin bu inancı taşımadığını söylüyorum. İyi takım olmadığımızı söyleyenler var. Bosna-Hersek ülke olarak bizden daha fazla inanmıştı. Bizim insanlarımızın bir kısmı ise Avrupa Şampiyonası'nda yarı final oynamış takımlarına inanmıyordu.
Not: Arda Turan'ın Tam Saha'dan Mazlum Uluç'a verdiği röportajın tamamı için tıklayınız.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)