31 Mart 2010 Çarşamba

Her hafta G.Saray ile oynasaydık şampiyon olurduk!


Siz Gaziantepspor’u, Trabzonspor da bizi yenince haftasonu oynanacak derbinin heyecanı katlandı sanki? Ama ben bi dolu derbi klişesine katlanamıyorum... Nasıl yani? Maçın oynanacağı zemine kadar muhteşem yorumlar, geri sayımlar, bitmek tükenmek bilmeyen kıyaslamalar, ev sahibi takım avantajı, teknik-taktik analizler, top mu-kale mi hatta yazı mı-tura mı seçilmesi gerektiğine kadar ince hesaplar, yorum kirliliği, ekranın karşısında güneş ışığına bakıyormuşcasına kısılan gözlerimiz... Aman tanrım derbi heyecanı... Hakemin düdüğüne, “ve bu muhteşem maç başladı” anonsuna kadar sürecek tahminler, bilet kuyrukları, yoğun güvenlik önlemleri... Sana da birbirinin aynısı gelmiyor mu bütün bu yaşananlar? Bir yerde öyle tabii de, sen ne olmasını bekliyordun? Hiçbir şey, sadece neden sen kırmızı ben lacivert hayranıyız anlamaya çalışıyorum!

Anlamadım!.. Sanki Fenerbahçe günlük, Galatasaray uzun vadeli başarılara hayranlık duyan insanların sempati duyduğu takımlar... Nereye varacağını merak ediyorum... Acaba bu nedenle mi, derbileri sarı-lacivertliler kazanırken, sezon sonunda sarı-kırmızılılar şampiyon oluyor? Hangi takımı tuttuğunu söyle, sana nasıl bir insan olduğunu söyleyeyim diyorsun yani...

Hayır bir kişilik testi yapmak niyetinde değilim sadece son yıllarda ortaya çıkan tablo beni böyle düşünmeye itti... Picasso’nun tablosu mu? Çok kötüydü farkındasın değil mi? Klişelerden nefret ediyorum diyen sendin! Kızdığımı hissetmiş olmalı ki, geri adım attı... Beşiktaşlılar için ne diyeceksin? Bunun sonu yok biliyorsun... Sen başlattın! İsyankar diyelim o zaman...

Gülüyordu ama kafasında soru işaretlerinin oluştuğunu anlamıştım... Bugüne kadar hangi takımı tutuyorsun sorusuyla defalarca karşılaşmış, neden o takımı tuttuğuna dair bir dolu farklı hikaye dinlemişti belki de... Dayanamadı, yarım kalan şaşkınlığının üzerine gitmekte kararlıydı. Sadede gel, derbiyi Fenerbahçe kazanır demeye mi çalışıyorsun? Uzunca bir sessizlik...

Sence hangisi daha önemli? sorumu bekliyormuşcasına hiç düşünmeden yanıt verdi.. Şampiyonluk tabii ki... Galatasaraylı olduğunu hatırlatmama gerek var mı? Hayır! Durakladı. İçinden neler geçiriyordu şu an bilemiyorum ama hayatı boyunca sorgulamadığı bir şeyin üzerine gidiyordu belli ki... Sesi bu yüzden biraz titrek çıktı, peki ya sen? derken..

Söylediklerimle çelişecek bir cevap vermekten çekindim. Gerçekten şampiyonluk önemli değil miydi benim için? Çok önemliydi ama Galatasaray’ı yenmek de bir o kadar önemli... Sonra kalan maçlar, puan durumu, zirve hesaplarını düşünüp kaçamak bir yanıt verdim... Sizi yenmeden şampiyon olmamız imkansız zaten... Bu cevap onun da hoşuna gitmişti, çünkü onlar için de benzer bir durum söz konusuydu...

Kendi düşüncesini soruya yedirmişti ama kibarca sizi yeneceğiz diyordu... Bu sezon şampiyonluğu kaybettiniz o zaman? Tam tersini düşünsem de onaylıyormuş gibi kafamı salladım, şampiyon olabilirsiniz tabii ki, uzun vadede hedefe ulaşmış olursunuz, fena mı? Gülüşmeler... Gözlerinin içine baktım, nereye geleceğimi merak ediyordu...

Bunu fark ettiğim için ben de lafı geveliyordum... Fanatikliğimizin sınırlarını zorluyorduk ve kendimi daha fazla tutamayacağımı anlamıştım... Sana da birbirinin aynısı gelmiyor mu bütün bu yaşananlar! Başa mı dönüyoruz? Hayır canım ne ilgisi var? Hadi bitir şu maçı artık! Uzatmların da sonuna gelinmişti... Bunu sen istedin... Bütün maçlarımızı Galatasaray ile oynasaydık her sene şampiyon olurduk! Sessizlik...

Hiç yorum yok: