24 Ocak 2012 Salı

Modern futbolun haysiyet listesi


Futbol, sadece bir çeşit tüketim ve kar mantığı içinde kurumsal bir mekanizma oluşturan, şirket kültürüne kurban edilmeyecek kadar sosyal değerler barındıran bir spor. Yaşadığımız topraklarda rastlanmasa bile ( zoraki türetilmeye çalışan halkçı kimliğin ne kadar yüzeysel ve zorlama olduğunu Beşiktaş Çarşı tribün grubuna baktığımızda rahatlıkla gözlemleyebiliriz.) Avrupa’da, Latin Amerika’da kuruluş aşamasından itibaren siyasal bir yaklaşıma ve kolektif ruha sahip kulüpler, taraftar grupları mevcuttur. Sosyal taleplerin ifade edildiği, politize kesimlerin yoğunlaştığı odaklar ise stadın kale arkalarında kümelenen ‘baldırı çıplak’lar tarafından yaratılmaktadır.Stadların bu bölümleri, neo-liberal futbol muktedirlerinin dışında ve ötesinde var olan yatay geçici otonom alanlar canlılığının dinamizmini taşır. Her değerin para - şirket tanrılarına adandığı günümüz futbol ikliminde gelenek ve toplumsal aidiyet ilişkileri bakımından onurlu varoluşlara sahip bu örneklere dair kısa hatırlatmalar her daim futbol sevgisini perçinlemek için yaşamsal bir gereklilik teşkil ediyor.

Almanya’dan St. Pauli, kendine has kültürü ve taraftar gruplarının anti-faşist, anarşist kimlikleriyle bu alanda en takdire şayan kulübü temsil etmekte. Günümüz endüstriyel futbol atmosferinde otonomist taraftarlara ve eşcinsel bir başkana sahip bir kulüp bulmak gerçekten olanak dışı addedilen bir erdem. St.Pauli, ırkçılık karşıtı kampanyalarıyla, hangi klasmanda oynarsa oynasın gönülden bağlılığını terketmeyen vefakar, hiyerarşik statü ve güçlü konumlanmalara kulak asmayan tribün desteğiyle milyonlarca dolarlık bütçeleriyle ‘gösteri’ye eklemlenen endüstri takımlarını halen kıskandırmakta.

La Liga, çokça bilinen Katalanların yenilmez armadası Barcelona dışında ; İspanya Devrimi’nin Cumhuriyetçi kanadının kurduğu Atletico Madrid ‘i ( her ne kadar artık tribününde faşistlerin oluşturduğu gruplara rastlansa da) ; Bask bölgesinden ulusal bağımsızlık özleminin sembolü Atletico Bilbao ve tribününde kara bayrakların dalgalandığı radikal Osasuna’yı da içinde barındıran şenlikli bir lig. Franco’nun Real Madrid’ine karşı bu takımlardan gelen her darbe, kalbi solda atanlara umut ve coşku vermeye devam ediyor.

İngiltere Premier liginde ise; dok işçilerinin gönül koyduğu Liverpool, Londra’nın işçi semtlerinin olduğu kuzey kesiminin Gunners lakaplı (Topçular. Top fabrikalarında çalışan işçilerin kurmasından dolayı yerleşmiş bir isim) takımı Arsenal ve Westham halen Manchester United , Chelsea gibi ‘zengin takımı’ gelenekli kulüpler karşısında gönüllerimizi çeliyor.

Arjantin’den varoşların sesi Boca Juniors’ı, S.S Lazio'nun neo-faşist imajına karşı kale arkası Ultralar tribününün dinamizmiyle Roma'yı, Joe Strummer üstadın uğruna şarkı yazdığı Ukrayna'dan madencilerin sesi Shaktar Donetsk'i de atlamadan kısa bir özetini sunduğumuz bu haysiyet listesinin, futbola olan ilgi ve coşkumuzun hararet kazanmasında başat rol oynayan ögeleri oluşturduğunu gururla ifade ediyoruz.

Hiç yorum yok: