24 Nisan 2010 Cumartesi

İnönü Sivas-beyaz...


Beşiktaş'ın Sivasspor ile oynadığı karşılaşmayı izleme imkanı bulabildiniz mi, içinizden bu maçı izleme isteği geldi mi, ligin zirvesi mi yoksa dibiyle mi ilgisinin daha çok olduğunu düşünüyordunuz... Bir dolu soru geliyor insanın aklına...

Holosko'nun kaçırdıkları, Rüştü'nün yedikleri, hakemin kararları diye bir dolu içerik eklenebilir kuşkusuz yazıya ama bütün bunların dışında (doğrusu) beklediğimden daha zevkli bir maç olduğunu, tribünlerin doluluk oranının azımsanmaması gerektiğini, derbi mağduru Beşiktaş'ın tribünleri tarafından sıcak, Mustafa Denizli'nin de kucak dolusu karşılandığını görmek duygusal anlardı...

Zaten Denizli de Holosko'nun golünün ardından kendisi yazmışçasına sevindi bu gole... Biraz da oyuncusunu koruma içgüdüyle oyunda tutmuş daha önce kaçırdı ama ben nihayetinde yazacağını önceden kestirmiştim coşkusuydu bu... Ayrıca genç oyuncuların da sahada özgüveni yüksek hamlelere girmeleri kayda geçilmesi gereken teknik adam başarısı.. Rıdvan'ın bindirmeleri bana kalırsa gelecek için ufak da olsa bir ipuc vermiştir izleyenlere...

Rüştü'nün topuklarıyla gelen Kabanan golü, evet futbolda şans faktörünün çok önemli olduğunu işaret ediyor.. Ama oyunun son bölümünde geride az adamla yakalanmak, uzun topun düştüğü yerde rakip oyuncuyla savunma elemanını yalnız bırakmak skor avantajı bulunan bir takımın bana kalırsa en büyük hatasıydı... Kazanma arzusuyla birlikte gelen bu dürtü, 2 puana mal oldu.. Hoş, Sivasspor için de kümede kalma yolunda önemli bir avantj oluştu...

Beşiktaş'ın belelası, evinde yenme başarısı gösteremediği Sivasspor G.Saray'ın ardından siyah beyazlılardan da bir puan aldı ve çok önemli bir şans yakaladı...

Bekleyelim görelim...

Hiç yorum yok: